Eşsiz doğası, temiz havası, berrak denizi ve tabii plajlarıyla huzur dolu bir tatil geçirmek isteyenlerin tercihi olan Marmara Adası, zeytinlikleri, bağları, yükseklerdeki kızılçamları ve güneydeki makileriyle yakınındaki diğer adalardan ayrılır. Yüzyıllara meydan okuyan görkemli yapıların hammaddesi olan mermeri bağrından çıkaran ada, mermerin rutubeti emmesi sayesinde dünyada rutubeti olmayan iki adadan biridir.
Marmara Adaları, Marmara Denizi’nin güneybatısında ada Kapıdağ Yarımadası ile Şarköy arasında sığ bir deniz alanında yer alır. Marmara’nın en büyük Türkiye’nin ise ikinci büyük adası olan ve ismi mermerden (marmor) gelen Marmara Adası yaklaşık 110 kilometrekarelik bir alana sahiptir.
Bir yaprak biçimindeki adanın doğu-batı uzantısı 18 kilometre, kuzey-güney yönündeki en geniş kesimi ise 10 kilometredir. Bazı bölgelerinde yer yer çam korulukları olup, tepelerin güneye bakan etekleri zeyinliklerle kaplıdır.

Marmara Ada’sının Tarihine Yolculuk
Adanın ilk ismi Elafonnessos (Geyik Adası)’dur. “Elafos”dan yani geyikten gelmektedir. Daha sonra “Prokonnessos” adını almıştır.
Marmara Adası’nın tek beldesi olan Saraylar, adanın kuzeydoğu kıyısında, küçük bir limanın gerisindedir. Antik dönemde imparator adına burada bulunan ve ocaklardaki mermer üretiminden sorumlu memurun oturduğu, “Justinien Sarayı” olarak bilinen binadan dolayı “Palatia” adını almıştır.
Adaya ilk yerleşenler antik çağda Miletoslular olmuştur. Deniz kolonileri ile bağlanan yerleşim, 15.yüzyıldan itibaren de Türklerle devam etmektedir. Ada halkının çoğunluğunu oluşturan Rumlar, yüzyıllarca Türklerle yan yana yaşamışlardır. Lozan Anlaşması Mübadele maddesi hükümlerince Rumlar, Yunanistan’a gitmek zorunda kalınca adaya özellikle Karadeniz Bölgesi’nden gelenler ile Girit Adası’ndan mübadele ile gelenler yerleştirilmiştir.
Antik ismi Prokonnesos olan ada, Kyzikos ile birlikte Delos deniz birliğine bağlanmıştır. İlk çağlardan bu yana mermer yatakları nedeniyle ülkeyi imar etmek isteyen Roma ve Bizans İmparatorluğu’nun en ünlü komutanlarının ilgisini çekmiştir. Osmanlı döneminde de yapılan cami ve sarayların mermerleri buradan sağlanmıştır.
Adanın doğal yapısını oluşturan mermer ilkçağdan günümüze kadar önemli bir ihraç ürünü olmuştur.
Gezilecek Görülecek Yerler
Çınarlı : Yüzyıllara meydan okuyup günümüze kadar ayakta kalmayı başaran çınar ağaçlarıyla ünlüdür. Rumlar zamanındaki bağlarının, badem ve zerdali ağaçlarının çok yakın zamana kadar korunduğu köyde 1950 yılına kadar bağları işlemiş köylüler; bu bağlarda yetiştirilen şaraplık üzümü Avşa’ya, diğer üzümleri de pekmez yapıp Tekirdağ’a satarlarmış.
İnce kumlu sahil şeridine ve temiz berrak bir denize sahip olan köy, doğa ile baş başa kalmak isteyenler için ideal.
Gündoğdu : Dantel gibi koylar üzerine kurulu Gündoğdu, küçük ve şirin bir balıkçı köyüdür. Tarihi evleriyle ve sokak çeşmeleriyle mistik bir havaya sahip olan bu köy, mavi deniziyle, çam ağaçları ile görülmeye değerdir.
Asmalı : Adanın son İstanbul çıkış noktası olması nedeniyle yat turizmine oldukça elverişlidir. Turizmin yanında zeytincilik ve balıkçılıkta oldukça gelişmiştir. Eski ahşap Rum evlerinin hala kullanıldığı Asmalı Köyü’nün birazı Pomak çoğu Karadenizli olan sakinleri geçimlerini çam toplayarak ve balıkçılık yaparak sağlamaktadırlar.
Topağaç : Tarımsal faaliyetlere en elverişli köy olan Topağaç, adanın sebze ihtiyacının önemli bir kısmını sağlamaktadır. Bunun yanında geniş bir plaja sahip olan Topağaç köyü eşsiz bir güzelliğe sahiptir.
Saraylar: Mermerci diye de anılır. M.S. 2-3. yüzyıllarına inen en erken buluntular mermer ocaklarının tarihini Roma devrine kadar götürür. Dünyaca ünlü mermerleri M.Ö 4. yüzyılda Ephesos’nun ünlü Artemis Tapınağı’nın sütunlarında ve Halikarnessosos satrapı Mausolos sarayında, bu köyden çıkartılan mermerler kullanılmıştır. Bir açıkhava müzesinin de bulunduğu Saraylar Köyü’nün Mermer Plajı, tatilcilerin uğrak yeridir.
İletişim: 0266 715 4138 (Bandırma Arkeoloji Müzesi)
Avşa Adası:
Marmara Denizi’nin güneybatısında 3 büyük (Marmara-Avşa-Paşalimanı) ve 9 küçük (Ekinlik-Koyun-Mamali-Hasır-Pale-Fener-Asmalı ve Paşalimanı Koyu’ndaki iki adacık) ada vardır.
Marmara Adaları ismini taşıyan bu adalar, yapı ve yer şekilleri bakımından Kapıdağ Yarımadası’nın Marmara Denizi’ndeki uzantısı görünümündedirler. Yeşil ve mavinin kucaklaştığı tamamı doğal plaj olan ada, özellikle yaz aylarında İstanbul-Avşa arası gemi ve deniz otobüsü seferleriyle yerli ve yabancı turistleri kendine çekmektedir.
Adanın etrafını çevreleyen altın rengi kumsallarında, dantel gibi işlenmiş koylarında denize girebilir, yemyeşil sahil şeridinde güneşin muhteşem batışını seyrederek huzur içinde tatilinizi geçirebilirsiniz. Yiğitler Köyü ve Altınkum gezilebilecek yerlerdendir. Ada İstanbul’a deniz otobüsü ile 3 saat, Erdek’e ise 1 saat 45 dakikalık mesafededir.
Paşalimanı Adası: Marmara Adası’ndan sonra çevredeki adaların en büyüğüdür. Antik kaynaklarda belirilen “Prokonnessos Antik Kenti” önce Paşalimanı Adası’nda kurulmuştur. M.Ö. 7. yüzyıldan itibaren Milet kolonisi olarak varlığını sürdüren ada, Kyzikos gibi Karadeniz yolunda bir basamak olarak kullanılmıştır. Paşalimanı Adası’ndaki eski Prokonnessos ise Kyzikos’un egemenliği altında varlığını sürdürmüştür. Daha sonra Bizans’ın eline geçen Paşalimanı Adası (Aloni) M.S. 14. yüzyılda Osmanlı egemenliğine girmiştir. Bölge Kültür ve Turizm Gelişim Bölgesinin içinde yer almaktadır.
Nasıl gidilir?
Adaya Tekirdağ, İstanbul illerinden ve Balıkesir’e bağlı Erdek ilçesinden deniz taşımacılığı vardır. Tekirdağ’dan ve Erdek’ten arabalı vapur ve yolcu vapurları ulaşımı sağlarken, İstanbul’dan İDO’ya bağlı deniz otobüsü çalışmaktadır. Tekirdağ’dan ve Erdek’ten deniz yoluyla 2 saat sürerken İstanbul’dan 2,5 saat sürmektedir.
Yapmadan dönmeyin!
-Mermer Plajı’nda denize girmeden,
-Çınar ağaçlarının altındaki çay bahçelerinde bir bardak çay içmeden,
-Avşa ve Paşalimanı adalarına gitmeden dönmeyin.